Bazı insanlar neden daha dayanıklı? İnsanlar yaşamları boyunca birçok zorlukla karşılaşır. Bu zorlukların bazıları üstesinden gelinmesi daha zor olurken bazıları daha kolay olabilir. Karşılaşılan problemlerin niteliklerinin farklı olması gibi kişilerin karşılaştığı probleme verdiği tepkiler de birbirinden farklılık gösterebilir. Aynı olay bir kişiyi derinden etkileyip, önceki yaşamına dönmesini engellerken başka bir kişinin daha kolay üstesinden gelebildiği bir şekilde sonlanabilir. Kişilerin olaylara verdiği tepkileri etkileyen birçok faktör olabilir. Kimi insanlar travmanın olumsuz sonuçları karşısında daha dayanıklı olabilirken, kimileri de travma sonrası çeşitli semptomlar geliştirip, günlük hayatına önceki haliyle geri dönmekte zorlanabilir. Yaşanılan bir stres faktörü sonrasında kişinin eski haline dönmesini psikolojik dayanıklılık olarak ifade edebiliriz. Kişinin mizaç özellikleri, zihinsel kapasitesi gibi doğuştan gelen faktörlerden etkilendiği gibi, psikolojik dayanıklılık çevresel faktörlerden de oldukça yoğun bir şekilde etkilenir. Kişinin dayanıklılığını etkileyen pek çok faktörlerden vardır. Bunlar; Sosyal desteklerimiz Kurduğumuz olumlu ve sıcak ilişkiler sosyal desteklerimizdir. Sosyal destek ise bizim hayata dair kaynaklarımızdır. Yani, olumsuz bir durum karşısında olumsuzluğun üstesinden gelmek için bize güç veren kaynaklardır. Çevremizden gelen bu sosyal destek bizi destekler ve psikolojik dayanma gücümüzün gelişmesini sağlar. İnsanda mutluluk ve haz duygularının taşıyıcısı olan serotonin hormonunun, kurulan sosyal ilişkiler ile daha duyarlı hale geldiği de birçok araştırma ile kanıtlanmış bir bilgidir. Kısacası, yaşadığımız olumsuz olaylar karşısında daha güçlü hissedebilmemiz için hayatta sosyal kaynaklarımızın olması önemlidir. Bireysel travmalarda olduğu gibi toplumsal travmalarda da sosyal destek dayanıklılığımızı arttıran bir unsurdur. Yaşanılan bir toplumsal travma olarak depremi düşünelim. Bu afet sonrası, toplumun geri kalan kesiminin afetzedeler ile bağlantı kurması, ihtiyaçlarına yönelik müdahalelerde ve desteklerde bulunması bu kişilerin başa çıkma becerilerinin güçlenmesini sağlar. Bir başka deyişle, yalnızca bireysel değil toplumsal sosyal destek de bireyin dayanıklılığını arttırmaya yardımcı olur. Yapılan birçok çalışmada travmatik olay sonrası bireyin sosyal desteğinin düşük olması travma sonrası stres bozukluğu için bir risk faktörü olduğu bulgulanmıştır. Problem çözebilme becerilerimiz Yaşanılan olumsuz durum karşısında çözüm odaklı bir yaklaşımla “Bu durumla nasıl başa çıkabilirim?” sorusunu soran kişiler genellikle dayanıklılığı daha yüksek kişilerdir. Bu durum, hayatımızın çocukluk dönemine kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Çocukluk döneminde herhangi bir problem ile karşılaştığımızda ebeveynlerimiz doğrudan öneri vermek ya da sorunumuzu önemsemeden o an için geçiştirmek yerine bu sorunu bizim nasıl çözebileceğimizi bizlere sormuşsa bu problem çözme becerimizi geliştirir. Geçmiş kaynaklarımızın gücü Aile ilişkilerinin iyi olması, geçmişte güzel ilişkiler kurduğu öğretmenlerinin, arkadaşlarının olması, iş arkadaşları ile ilişkilerinin sağlıklı olması gibi birçok unsur kişinin strese karşı daha dayanıklı olmasını sağlayan kaynaklarıdır. Bir birey için aile ve sonrasında da okul, gelişim açısından oldukça temel katkıları olan iki unsurdur. Çocukluk döneminde sevgi ve güven ortamında büyüdüğünü hisseden, anne ve babasının ilişkilerinin iyi olduğuna tanık olan, gösterdiği çaba karşısında ebeveynlerinin bunu fark ettiği ve ifade ettiği, fikir ayrılıkları yaşandığında sağlıklı çözüme kavuşturulan aile içinde büyüyen kişilerin aile ile ilgili kaynakları güçlüdür. Aynı şekilde, öğretmenleri ile sağlıklı iletişim kurmuş, anladığını ve anlaşıldığını hissetmiş, diğer arkadaşları ile eşit olanaklara sahip olmuş kişilerde de dayanıklılık daha yüksektir. Günlük rutinlerimiz ve hedeflerimiz Hayatta bazı rutinlerin olması kişiye güvende olduğu hissini vererek tutarlı ve güvenilir bir ortamda yaşadığını düşünmesine sebep olabilir. Bu nedenle, planlı ve belirli hedeflere doğru ilerleyen bir hayatta olumsuzluklar ile karşılaşıldığında da varılacak noktaların olduğunu bilmek, ilerlemek için kişiyi motive eder. Belirlenen hedefler ve bu hedefler için günlük yapılan rutinler kişinin hedefe ilerlemesini sağlar. Bu yolda karşılaşılan zorluklar ise hedefe odaklanıldığı zaman daha az yıpratıcı olabilir. Bu nedenle böyle kişiler dayanıklılığı daha yüksek, kaldığı yerden devam edebilme motivasyonu daha güçlüdür. Yaşanılan olayın anlamlandırabilmemiz İnsan, yaşamda anlam arayışında olan bir varlıktır. Yani yaşadığı olayları, duyguları, düşünceleri anlamaya ve anlamlandırmaya ihtiyaç duyar. Herhangi bir problem karşısında o problemin yaşanma nedeninde bulunan anlam, karşılaşılan zorluğa karşı kişiyi daha dayanıklı hala getirir. Bu sebeple, zor zamanlar kişinin kendisi hakkında da epey şey öğrendiği ve anlaşılmaya çalışılması gereken zamanlar olabilir. Bu problemin nasıl bir sebep ile ortaya çıktığını, tekrarlanmaması için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini düşünebilmek, psikolojik dayanıklılığı olumlu etkileyen faktörlerdendir. Kategori: Kişisel Gelişim Geri Dön