Travma ile Başa Çıkmak Anılar, kimi belirsiz kimi kalıcı şekilde belleğimizde tuttuğumuz imgeler bütünüdür. Anılarımız bizler için çok önemlidir, çünkü bizi biz yapan parçalarımız anılarımızın bütünüdür. Hatıralarımız, geçmiş ve gelecek arasında kurduğumuz köprülerdir. Başka bir deyişle bugünü anlamlandırma geleceği şekillendirme halidir. Anılar, zihinde durmaksızın şekil değiştirir, yenilenir, eklenir, silinir sürekli bir değişim halindedirler. Aynı zamanda sadece beynimizde imgeler değil bedenimizde duyumlar ve duygular olarak da varlıklarına devam ederler. Onları nereden ne zaman çağırdığımız içinde bulunduğumuz duygu durum ile doğrudan ilintilidir. Travma Nedir? Her anı bizde olumlu duygular uyandırmaz. Olumsuz duygu uyandıran hatıralarımızda vardır. Fakat bunlardan bazı “an” lar travmatik özellik taşır. Travma, psikolojik bütünlüğü doğrudan ya da dolaylı olarak tehdit eden olaylardır. Travmatik anı olarak nitelendirilen anılar diğerlerinden farklıdır. Diğer anılar ne kadar değişken, yinelenen özellikteyse travmatik anılar o kadar sabit ve baskındır. Kişilerin travmatik bir olay ile karşılaşması için sadece savaşan bir asker olması gerekmez. Ani ve beklenmedik olaylar kişisel tarihimizin içinde olabileceği gibi alkolik bir aile geçmişine sahip olma, ihmal edilmiş bir çocukluk geçirme, ikili ilişkilerde uğranılan hayal kırıklıkları, dolaylı yoldan bir travmaya tanıklık etmek de bizlerde travmatik bir etki yaratabilir. Bu anlar bizlerde bir şekilde iz bırakan zihnimizde ve duygularımızda, eğlence ve dostluk paternimizde hatta biyolojimizde ve bağışıklık sistemimizde etkilerini sürdürebilir. Travmatik olaylar temel insan ilişkilerinde de sorun yaratabilir. Aile, arkadaşlık sevgi ve toplum bağlarını kırar. Başkalarıyla ilişkileri biçimlendiren ve destekleyen kendilik yapısını sarsar. Travmatik Deneyimler Bizi Nasıl Etkiler? Küçükken aile içi şiddete maruz kalmak yetişkinlik döneminde güvenilir ilişkiler kurmayı sıklıkla güçleştirmektedir. Travmatik deneyimler çok uzun bir süre sonra en küçük bir tehlike belirtisi karşısında bozulmuş beyin devrelerini harekete geçirebilir ve yoğun miktarda stres hormonu salgılamasına neden olabilir. Travma sonrası stres bozukluğu iyi hissettirmeyen duygulara, yoğun fiziksel duyumlara, bazen dürtüsel ve saldırgan davranışlara (ani öfke patlamaları vs.) zemin hazırlayabilir. Travmatik anların bir diğer zorlayıcı yanı ise geçmiş ile gelecek arasında köprü kurmasını engellemesidir. Bir şekilde çok fazla acı veren olay, aynı zamanda anlam kaynağı olmaktadır. Travmatik anı beynimize ne yapar? Bizler biliyoruz ki beynimizin iki yarım küresi var ve bunların beyinde farklı işlevleri var. Sağ hemisfer duygusal, sezgisel tarafken sol taraf daha analitik ve ardışıktır. Anne karnında beynin ilk gelişen bölümünün sağ taraf olduğunu ve annemizle sözel olmayan iletişimi kurmamızı sağladığını biliyor muydunuz? Sol hemisfer ise dili anlamaya başladığımızda bizi harekete geçiren kısım. Peki bir travma anısını hatırladığımızda ne oluyor? İnsanlar travmatik bir anı hatırladıklarında (özellikle post travmatik stres bozukluğu yaşayanlar) sağ hemisfer sanki o anı; hatırlandığı an da oluyormuş gibi tepki verir. Sol taraf ise iyi çalışmadığı için olayların geçmişte olduğu çıkarsamasını yapmamıza engel olur. Bu da yalnızca korkmuş, üzgün, öfkeli, utanmış ve donmuş bir beyin demektir. Yani travma, şimdiyi hep geçmişin ışığında yorumlamaya neden olur. Bu da sizi ‘an’ ın gerçekliğinden kopartır. Aynı zamanda travma insanları sık sık kendi kendinden sorumlu olma halinden yoksun bırakır. Bu da duygulara körleşmeye, kendini sakinleştirme becerisinden yoksun kalmayı beraberinde getirir. Kişiyi koruyan kaynaklarından uzaklaştırır. Travmalarla nasıl başa çıkabiliriz? İnsanlar travmaları karşısında hayatta kalma, uyum sağlama ve onları dönüştürme kapasitesine sahiptirler. Ne var ki bazen bu kapasitenin daha verimli çalışması için yardım almak gerekir. Travma terapisinin temelinde rasyonel ve duygusal beyin arasındaki dengeyi sağlamak yatar. İyileşmek, söz konusu yürütme fonksiyonu yeniden onarmak ve bununla birlikte özgüven, yaratıcılık ve neşeyi yeniden kazanmayı içerir. Her yaşam kendi koşulları içinde zordur. Geçmişten bakışları kaçırmadan bizi biz yapanları yok saymadan yaşamak mümkündür. İçsel deneyimlerin farkında olmak ve iç dünyamızda olan bitenle dost olmayı öğrenmek sanıldığı kadar zor değildir. Elbette kötü anıları zihnimizden silemeyiz. Fakat mümkün olduğunca eski anıları etkisiz hale getirecek gerçek yeni duygusal senaryolar oluşturabiliriz. Kaynakça; Beden Kayıt Tutar, Bessel A. Van Der Kolk Travma ve Anı, Dr. Peter A. Levine Uzman Psikolog Zeynep Kaya Kategori: Travma Geri Dön