Somatik Deneyimleme Nedir? Somatik deneyimleme, travmanın biyolojik temelleri üzerine yapılan açıklamalara dayanan Psiko-biyolojik temelli bir yaklaşımdır. Somatik deneyimlemenin amacı, kişilerin travmatik yaşantılar sonucu sinir sistemlerinde biriken gerilimleri sağlıklı yollarla boşaltmalarını sağlayıp, geçmişi geçmişte bırakmalarına bugüne odaklanabilmelerine yardımcı olmaktır. Somatik deneyimlemeyi anlayabilmek için öncelikle sinir sistemini iyi anlamak gerekir. Sonra psikolojik travmaların sinir sistemi üzerindeki etkisini daha etkin bir şekilde fark edebiliriz. İnsan bedeni bir mucizedir. Tüm insanlarda travmatik etkiyle baş edebilecek, kendini iyileştirebilecek potansiyel vardır. Mesele bu potansiyeli doğru kullanabilmek ve ortaya çıkarabilmektir. Sinir Sistemi Nasıl Çalışır? Otonom sinir sistemi ikiye ayrılır; Sempatik sistem Parasempatik sistem Kısaca bu sistemlerin neden ve nasıl çalıştığını bilmek travma karşısında insanın tepkilerini anlamayı kolaylaştırır. Sempatik sistem Tehlike karşısında bedenin uyarılmasını sağlayan sistemdir. Sizi kovalayan bir köpekle karşılaştığınızda beyninizin bunu bir tehlike olarak anlayıp kaçması sağlıklı bir sistemin ürünüdür. Fakat her tehlike er geç biter ve beyin ve beden normal işleyişine döner. Kalp ritmi sakinler, fizyolojik olarak bizi rahatsız eden tüm semptomlar bedeni terk eder. İşte bunu parasempatik sistem sayesinde yaparız. Parasempatik sistem Tehdit ortadan kalktıktan sonra sakinleşmemizi sağlayan sistemdir. Sağlıklı bir sinir sisteminde sempatik ve parasempatik sistem içinde bir salınım yaşanır. Bu salınım sayesinde bir enerji açığa çıkar. Buna tolerans aralığı denir. Tolerans aralığı ne kadar genişse bu salınım o kadar sağlıklı şekilde yapılır. Travma ve Sinir Sistemi Arasındaki İlişki Travma beklenmedik şekilde ortaya çıkan, kişinin fiziksel ya da duygusal bütünlüğünü bozan olaylara verilen isimdir. Çocukluk çağında yaşanan bir ihmal, trafikte karışılan bir kaza, bir yakının kaybı vb. Kısaca, doğrudan ya da dolaylı olarak bedensel veya duygusal bütünlüğü tehdit eden tüm olaylar travma olarak değerlendirilebilir. Sinir sistemi kaldıramayacağı kadar ağır bir yükle karşılaştığında (travma) donma tepkisi gösterir. Yani yukarıda belirtilen o salınımı yapamadığında enerji sistemden çıkamaz ve orada kalır. Bu durum sistemin sağlıklı çalışmamasına engel olur. Travmalar karşısında beynimizin en alt katmanı olan sürüngen beyin ilk cevabı verir. Sonrasında limbik sistem devreye girer (duyguların yönetildiği bölüm). Travmalarda en büyük sorun üst katman olan; dil, iletişim, düşünme, neden sonuç ilişkisi kurma, tahlil etme gibi yüksel bilişsel işlevlerin yönetildiği kısım neokorteksin sistemin dışında kalmasıdır. Travmalar karşısında normal şartlarda bir bütün olarak birlikte çalışması gereken bu üç sistemin ayrı ayrı çalışması ve organize olamaması, bedende bazı semptomların yaşanmasına neden olur. Tehlike tamamen geçmiş olsa bile travmatik etkiyle kalp çarpıntısı, terleme, mide ve bağırsak sorunları, tetikte olma gibi sorunlar devam ederken; korku, endişe, panik, suçluluk, çaresizlik gibi duygularda bu semptomlara eşlik eder. Yani beden parasempatik sistemi devreye sokamaz ve aktivasyon hep üst düzeyde kalır. Travmatik olayın üzerinden yıllar geçse bile, kişi güvenli bir ortamdayken bu olumsuz bedensel semptomları gösterebilir. Peter Levine’e göre travmanın sistem içinde işlenmesini sağlayamayan bireyler, fiziksel olarak felçli kalmasalar bile kaygılı bir sisin içinde kaybolurlar. Uzun süreli depresyonlar, umutsuzluk, hayattan kopma, zihinde travmatik imgelerin tekrar etmesi gibi durumlar yaşarlar. Somatik Deneyimleme Travmalara Nasıl İyi Gelir? Travma akışkan ve uyumlu kalması gereken bir biyolojik tepkinin ortaya çıkmasına neden olur. Bu tepkinin sıkışıp kalması, uyumsuzluk göstermesi sinir sistemi açısından son derece dezavantajlı bir durumdur. Uyumsuzluk yaratan bir tepki hastalık değil, rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık eğer giderilmez ise orta dereceli sıkıntı yaratan bir durumdan tamamıyla güçsüz bırakan, yaşamsal işlevleri alt üst eden bir hale dönüşür. Ancak söz konusu uyumsuzluğun içinde bile bir akışkanlık potansiyeli mevcuttur. Temas etmek, bağlantı kurmak gevşemeyi sağlamak için önemli adımlardır. Gevşeme sıkışan enerjinin dışarı çıkmasına yardımcı olur. Genç bir ağaç yaralandığında o yaranın etrafında dolaşarak büyür. Ağaç büyümeyi sürdürürken söz konusu yara ağacın büyüyen gövdesine oranla küçük kalır. Budaklı gövdeler ve şekilsiz dallar yaralanma ve engellerin zamanla aşılıp üstesinden gelindiğini bize anlatır. Travma, insan söz konusunu olduğunda da aynı bu şekilde şekillenir. Fakat bir farkla. Eğer travmatik etkiyle başa çıkamıyorsanız ağacın gövdesi değil yara büyür ve ağacı sağlıksız hale getirir. Geçmişi değiştirmemiz mümkün değil. Geçmişi değiştirmek aslında önemli de değil. Şimdiki zamanda var olmayı öğrendiğinizde geçmiş sorun olmaktan çıkar. Somatik deneyimleme, açığa çıkamamış enerjinin açığa çıkması sağlayarak bedeni özgürleştirir. Elbette düşünceler ve duygularla çalışmak önemlidir. Fakat travmanın beden üzerindeki etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Ve unutulmamalıdır ki insan sadece zihinsel, duygusal ve davranışsal süreçlerden ibaret değildir. Kaynakça; Kaplanı Uyandırmak - Peter Levine Dile Gelmeyen Bir Sesle - Peter Levine Uzman Psikolog Zeynep Kaya Kategori: Travma Geri Dön