Çocukluk çağı travmaları Çocukluk deneyimlerimiz duygusal gelişimimiz için oldukça önemlidir. Öncelikle bağlanma figürlerimiz olan ebeveynlerimiz, dünyayı nasıl deneyimleyeceğimiz konusunda önemli bir rol oynamaktadırlar. Çünkü onlarla olan ilişkilerimiz dünyanın bizim için neye benzeyeceğinin temelini atmaktadır. Dünya duygusal riskleri keşfetmek ve almak için güvenli bir yer mi? Yoksa tüm insanlar bize zarar verebilir ve bu nedenle güvenilmez mi? Duygusal ihtiyaçlarımız olduğu zamanlarda bizi destekleyebilmesi için hayatımızdaki önemli kişilere güvenebilir miyiz? Çocuklar tanık oldukları ve yaşadıkları olaylar üzerinde dünyayı, hayatı anlamlandırılar ve bir içsel harita oluştururlar. Bu anlamlandırma ve oluşturulan içsel harita, başa çıkma mekanizmaları geliştirmelerine yardımcı olur. Ancak, çocuklar büyüdükçe yeni içsel haritalar oluşturamazlarsa, dünyayı yorumlama şekilleri, yetişkinlikteki işlevselliklerine zarar verebilir. Çocuk, beklemediği bir anda travmatik yoğun bir deneyim yaşadığında, sahip olduğu başa çıkma mekanizmaları yıkılır ve kendisini çok çaresiz hisseder. Travma ne kadar erken yaşta yaşandıysa etkisi de o kadar derin olacaktır. Çünkü çocuk ne kadar küçükse, kendini koruyacağı temel kaynakları da o kadar azdır. “Bu olduğunda çok küçüktü; büyüdüğünde bunu hatırlamayacak bile...” evet çocuklar oldukça esnektir ve çabuk uyum sağlayabilirler ama taştan yapılmış değildirler. Çocukluk çağı travmalarının hayat boyu etkisi olabilir. Bu, çocuk zorlu bir deneyim yaşadığında bundan hayat boyu duygusal olarak yaralanacak demek değildir. Yetişikinler uygun müdahalelerde bulunarak, çocuğun travmatik deneyimlerden daha etkin bir şekilde kurtulmasına yardımcı olabilirler. Ancak çocuk travmayla uğraşırken ne zaman profesyonel bir yardıma ihtiyacı olabileceğini bilmek de önemlidir. Erken müdahale, çocuğun travmanın devam eden etkilerini bir yetişkin olarak yaşamasını engelleyebilir. Travma oluşturabilecek birçok deneyim vardır. Örneğin, fiziksel ya da cinsel istismar çocuklar için açıkça travmatiktir. Bir araba kazası ya da şiddetli bir doğal afet gibi bir seferlik olaylar, çocuklar üzerinde de psikolojik etkiler yaratabilmektedir. Zorbalığın kurbanı olmak gibi süregiden bir stesin içinde yaşamak, yetişkinin kaldırabileceği bir yaşantı olsa bile, çocuk için oldukça travmatize edici olabilir. Aslında beklenmedik ve aniden olan ve/veya terkrar eden ve/veya zulüm içeren (duygusal, fiziksel, cinsel), çocuğun hazır olmadığı her olay çocuk için travmatize edici olarak düşünülebilir. Çocukluk çağı travmalarının oluşması için bunların doğrudan çocuğun yaşantıladığı olaylar olması gerekmez. Sevilen bir kişinin yaşadığı travmatik bir olaya, acıya şahit olmak da, çocuk için kendisinin başına gelmesi kadar travmatize edici olabilir. Örneğin, aile içi şiddete tanıklık etmek gibi, şiddet içeren medyaya maruz kalmak da çocukları travmatize edebilir. Çocukluk çağı travmalarının ilişki üzerindeki etkileri Çocuğun ona bakan kişiyle ilişkisi ( ebeveynleri, anneanne, babanne ve dedeleri veya başkaları) duygusal ve fiziksel sağlığı için hayati öneme sahiptir. Bu ilişki ve bağlanma, çocukların başkalarına güvenmeyi, duygularını yönetmeyi ve etraftaki dünyayla iletişime girmeyi öğrenmesine yardımcı olur. Anne ya da çocuğa bakan kişi ile ilgili, çocukta travmaya sebep olabilecek birçok şey vardır. Küçük bir çocuk için yalnız bırakılmak bile travmatik olabilir. Çocuğun başa çıkabileceğinden uzun süre ayrılık yaşaması, anneyle (bakan kişiyle) belirgin kopukluk ya da bakan kişinin ölümü travmatik olabilir. Annenin ya da bakım veren kişinin fiziksel ya da cinsel tacizi travmatiktir. Eğer çocuk ona bakan kişiye güvenemeyeceğini öğreten bir travma yaşarsa, etrafındaki dünyanın korkutucu bir yer olduğuna ve tüm yetişkinlerin tehlikeli olduğuna inanma olasılığı yüksektir. Ve bu, hem kendi yaşlarında hem de yetişkinlik yıllarında da ilişki kurmayı oldukça zorlaştırır. Bir çocuk olarak şiddete tanıklık etmişseniz, anneniz ya da size bakan kişi tarafından duygusal ya da fiziksel ihmal ve/veya istismar edildiyseniz, travmatize edici bir ortamda büyüdüğünüzde yetişkin olarak bu travmanın belirtilerini gösteriyor olma ihtimaliniz yüksektir. Kendisine bakan kişilerle sağlıklı bağları korumakta zorluk yaşayan çocukların, yetişkinlik döneminde romantik ilişkilerde zorlanması oldukça mümkündür. Güvenli bağlanma ilişkisinin olmadığı durumlarda çocuklar, kendi değersizlik duygularıyla mücadele eden ve duygusal olarak kendilerini düzenlemekte zorluklar yaşayan yetişkinler haline gelirler. Ayrıca depresyon ve anksiyete geliştirme ihtimalleri de yüksek olabilmektedir. Çocukluk deneyimleri, yaşamımız boyunca genel bağlanma tarzımızın ne olacağı, başka biriyle nasıl bağ kuracağımız ve o kişi bizden ayrıldığında duygusal olarak nasıl tepki vereceğimizin temelini oluşturur. Çocukluk çağı travmalarının uzun süreli sağlığa etkisi Travmalar çocuğun beyin gelişimini etkiler ve yaşam boyu sonuçları olabilir. Araştırmalar ne kadar olumsuz çocukluk deneyimi yaşanırsa, yaşamın sonraki dönemlerinde sağlık ve sağlık sorunları riskinin o kadar arttığını göstermektedir. Çocukluk çağı travmaları bireyin astım, depresyon, koroner kalp rahatsızlığı, diyabet gibi sağlık risklerini arttırabilir. Ayrıca çocukken fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve aile içi şiddet yaşayan yetişkinlerin intihar girişimin anlamlı derecede yüksek olduğunu gösteren araştırmalar bulunmaktadır. Uzman Klinik Psikolog Nilgün Hasan Dereköy Kategori: Travma Geri Dön